MODERNİST BİR PEYZAJ MİMARİ VE BİR PROJESİ:
Michael Van Valkenburgh İle
Teardrop Park (New York City) Üzerine Bir Söyleşi
Mimari ve peyzaj arasındaki bağlantı hiçbir zaman basit olmamıştır. Bu ilişki Michael Van Valkenburgh’un çalışmalarında meydan okuyan bir kompleks halindedir. Van Valkenburg mekânın iskeletini hissedebilmekte ekolojik sistemlerin realitesi ve talepleri onun tasarımların soyut biçim ve örüntülerden daha fazlası haline getirmektedir… Van Valkenburgh çevresel açıdan sürdürülebilir mekânlar tasarlamaktadır.Michael Van Valkenburgh,New York Kenti ve Cambridge (Massacchusets)’de ofisleri olan ve MVV (Michael Van Valkenburgh Associates, Inc.) olarak adlandırılan peyzaj mimarlığı firmasının başkanıdır. 55 çalışana sahip olan MVV,
kent sakinlerinin çevreleri ve birbirleri ile yeniden bağlantı kurmalarını teşvik etmek için pek çok kent parkı, kamusal mekân ve master planlar hazırlamıştır. Yakın zamandaki en önemli projeleri New York’ta yer alan Brooklyn Bridge Park, High Line ve Hudson River Park’tır.Michael Van Valkenburgh halen H
arvard Üniversitesi Tasarım Okulu Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nde Charles Eliot profesörüdür ve burada 1982 yılından beri ders vermektedir. Van Valkenburgh bir tasarımcı, profesyonel ve eğitimci olarak, yaşayan peyzajların deneysel potansiyelini ve peyzajın kendi kimliğini baltalayan mimari soyutlamadan
kurtuluşunun destekleyicisi olmuştur. Van Valkenbrug New York Kenti’nde yaşamaktadır.Michael Van Valkenburgh 2003 yılında Smithsonian Institution’s Cooper-Hewitt National Design Museum (Smithsonian Enstitüsü Cooper-Hewitt Ulusal Tasarı Müzesi) tarafından çevresel tasarımda“Ulusal Tasarım Ödülü” almıştır. Van Valkenburgh’un New York kentinin canlı yaşamını en iyi örnekleyen ve ona katkıda bulunan BrooklynKöprüsü Parkı Projesi, bir sanat çalışması olarak, 2010 yılında New York Belediyesi Sanat Topluluğu tarafından prestijli Brendan Gill ödülü ile ödüllendirilmiştir. Van Valkenburgh’un yine 2010 yılında, mimariye sanatsal katkılarından dolayı Amerikan Sanat ve Bilim Akademisi’nden Arnold W. Brunner Memorial Ödülü’nün alıcısı olması, onu Dan Kiley’den sonra bu ödülün 45 yıllık tarihi sürecinde onurlandırılan
ikinci peyzaj mimarı yapmıştır. Michael Van Valkenburgh halen Harvard Üniversitesi Tasarım Okulu Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nde Charles Eliot profesörüdür ve burada 1982 yılından beri ders vermektedir. Van Valkenburgh bir tasarımcı, profesyonel ve eğitimci olarak, yaşayan peyzajların deneysel potansiyelini ve peyzajın kendi kimliğini baltalayan mimari soyutlandırmaya dayanmıştır.
Teardrop Park Michael Van Valkenburgh’un çarpıcı projelerinden biridir. 30 Ekim 2004 yılında resmi olarak açılmış olan park,
New York Kenti “Battery Park City” bölgesinin kuzey ucunda yer almaktadır. 1,75 acre (0,71 hektar) alana sahip olan park çok katlı lüks
konutlarla çevrilidir. Küçük bir “avlu benzeri park” olan Teardrop Park.neredeyse simetrik ve çevreleyen her bir cadde (Murray Warren ve North End Caddeleri) ile bağlantılı dört adet giriş ile Hudson Nehri kıyı kordonu tarafından biçimlenmiştir.Park güney Manhattan’da “Ground Zero (11 Eylül 2001 tarihinde yıkılan Dünya Ticaret Merkezi’nin bulunduğu nokta)” noktasından iki blok uzakta yer almaktadır. Parkın konumuyla ilgili en önemli konulardan biri de yeni gelişen yoğun konut alanı içerisinde olmasıdır. Prensipte konut sakinlerine hizmet eden park, alanda oldukça popüler durumdadır.
Parkın güney ucunda gölgeli konveks tepe mekâna egemendir. Tepenin kuzeye bakan eğimi 12 foot (3,6 m) yüksekliğindeki horizontal ve kısmen diyagonal olaraktabakalanmış taş duvara misafirlik etmektedir. Bu masif duvar bir tünel ile park içerisinde aynı zamanda bir geçiş ve ayırıcı özellik sunmaktadır. Parkın güney kısmında kayalardan su püskürten fıskiyeler, kum havuzu ve bu havuza düşen 25 foot (7,5 metre) uzunluğundaki büyük kaydırak; oyun alanına karakterini veren unsurlardır. Kaydırak, kayalardan oluşturulmuş ve tırmanmaya olanak sağlayan yapa bir tepeye dayanmıştır.Parkın çevresindeki 4 adet 30 katlı konut, parkta etkili rüzgârlara ve daha aza güneş ışığına neden olmaktadır. Güneşlenmeyi artırmak için çatılara helyostatlar (güneş pilleri) yerleştirilmiştir. Parkta bir okuma köşesi bulunmakta; amfitiyatro, kayın ağacı alanı, bataklık alanı gibi alanlar yer almaktadır. Park mahremiyet ve doğayla dostluğa olanak vermektedir. Küçük fakat bilinçli tasarımından dolayı daha büyük algılanan park, doğayı doğaldan yapaya bir geçiş içerisinde sunmaktadır. Parkın tasarımcısı ile parkın estetiği, işlevi (aktiviteler, erişilebilirlik, çevre kullanımlarla ilişkisi vb.) kimliği üzerine bir söyleşi gerçekleştirilmiştir:
RÖPORTAJ:
Banu Ö. Kurtaslan: Parkın çevresinde yer alan kullanımlar nelerdir? Bunlar parkın kullanımını nasıl etkilemektedir?
Michael Van Valkenburgh: Parka çok yakın olan ve Hudson Nehri kıyısında yer alan Rockefeller Park pek çok aktif rekreasyon olanağı sunuyor, parkta basketbol firizbi gibi sporlar için geniş yeşil alanlar var, ayıca geniş bir çocuk oyun alanı mevcut. Oldukça yoğun kullanılan bu aktif yeşil alan bizi daha pasif ve mahrem bir alan tasarlamaya yöneltti.
BK: Kentsel yaşam kalitesini artırmanın yanında, parkın planlama ve tasarımındaki ana hedefiniz ne idi?
MVV: Park prensip olarak çocuklar için tasarlandı. Çocuklara keşif ve eğence olanağı sunacak alanlar pasif oyunlar oluşturmak, aynı zamanda yetişkinler ve yaşlılar için de benzer kullanımlar sunmak hedeflerim arasındaydı. Rockefeller Park’a alternatif olarak çok fazla aktif rekreasyona yer verilmeden natüralistik bir tasarım yapmaktı amacımız. Burada insanların Kullanıcılar bir simbiyoz oluşturabiliyor.. Prensipte park çocuklar için fakat çocuklar daha büyük kardeşleri ve ebeveynleriyle birlikte geliyorlar, çocuklarla birlikte ya da kimi zaman bağımsız olarak alana gelen yetişkin ve yaşlılar da parkı seviyor ve gelmek istiyorlar.
BK: Parkta insanları cezbetmek için neler düşündünüz?
MVV: Sanırım parkta güvende hissetmek insanları cezbetmek için bir yol. Parkın bütün girişleri içeriye ait derin bir görüş sağlıyor. Her dört girişten de parkın
uzak noktalarını görebilirsiniz. Bu aslında orada kimin olduğu duygusunu verebilen ve insanları parka davet edebilen bir durum. Ayrıca parkta aniden yön değiştiren yürüme izleri ya da soyut objeler yok.
BK: İnsanları farklı mevsimlerde parka çekmek için düşünceleriniz oldu mu?
MVV: Kışın donan büyük duvar insanlar için ilginç bir görünüm arz ediyor. Ayrıca parkta oturma elemanları güneşli noktalara yerleştirildi. Alanın güneşlenmesini sağlamak için bina çatılarına helyostatlar yerleştirildi..
BK: Sizce park kent kimliğine ne katıyor?
MVV: 341 km²’lik Central Park New York Kenti’ne doğal payzaj fikrini getirmiştir. Teardrop Park küçültmeve minyatürize etme yoluyla bu fikri yeniden hayata geçirmek istedik, amaç doğal peyzaj nosyonunu oluşturmaktı.
BK: Parkta nasıl bir atmosfer oluşturmayı planladınız?
MVV: İnformalite, sürpriz, iyi karşılama, oyun, biraz gizem… Örneğin tünelden geçmek sürpizli ve şaşırtıcı.
BK: Parktaki yürüyüş yollarını tasarlarken belirleyicileriniz nelerdi?
MVV: Yürüyüş yollarında bitümlü kaplama malzemesi kullandık. Bu malzeme New York’ta çok fazla görülen yaygın bir malzeme. Pahalı, itici ve formal olmayan bir malzeme. Manhattan’ın büyük bir kısmına ve hatta New York Kenti’nin geri kalanına zıt olabilecek bir alana özlem duyabilecekleri düşüncesi ile bir vaha oluşturuldu.
B.K: Bu gereksinimleri karşılayabilmek için ne gibi ölçütler kullandınız?
MVV: Tasarımın temel dayanağı müşterinin biraz naif ve New York Eyaletinin doğal peyzajını andıran bir park beklentisi idi. Böylece park natüralizmin soyutlanması sonucu bir park ortaya çıktı.
BK: Parkın tasarım ve uygulama süreçlerinde ne gibi sorunlarla karşılaştınız?
MVV: Sanırım en büyük problem parkın boyutları idi. Doğal bir peyzajda, peyzajı güçlü kılan onun genişliğidir. Böyle küçük bir alanda bu işi yapabilmek için
“yoğun” ve “kompakt” bir natüralistik peyzaj oluşturmak zorlu bir işti. Bu da bir çeşit görsel transformasyon gerektirdi. Oluşturduğumuz şey doğanın bir replikası değil, doğal peyzaj fikrinden esinlenerek inşa edilmiş bir peyzajdır.
BK: Parkta farklı insan gruplarının yararlanabileceği aktivite ve olaylar planladınız mı?
MVV: Parkın kuzey kısmında öğretmen ve öğrencilerin taşlar üzerinde oturabileceği bir okuma köşesi var. Yine bu kısımda yer alan büyük çim alan pek çok
çocuğun bir araya gelebileceği bir alan.. Bir de macera alanı olarak tasarlanmış olan küçük bataklık ve bu alana ulaştıran bir yürüme izi (trail) tasarlandı. Güney kısımda daha küçük çocuklar için bir fıskiyeli bir “su oyunu” alanı mevcut. Kaydırakla birlikte tırmanma tepesi de yoğun olarak kullanılıyor..Alanın kuzeydoğusu ise yaşlılara hitap edebilecek bir alan olarak düşünüldü.
BK: Buna göre park demokratik kullanım için olanaklar sunuyor..
MVV: Alanda yaşlı-genç her yaş grubundan insana hitap eden alanlar ve kullanımlar mevcut. Ayrıca park tamamen engelliler için erişilebilir özellikte.
BK: Sizce parkın karakteri baskın olarak doğal mı, yoksa doğal-yapay karması bir nitelikte mi?
MVV: Aslında parkın karma bir kimliği var, burada “bir çocuğun algılayabileceği şekilde bir doğa” fikriyle oynuyoruz. Parkın kentsel ve kültürel taraflarına da engel olmuyoruz. Park kesinlikle doğal ve kültürel olanın bir hibriti.
.
BK: Parkta görsel kaliteyi bozduğunu düşündüğünüz unsurlar var mı?
MVV: Biz parkta karmaşık olmayan, basit ve aynı zamanda kolay uygulanabilir olanı seçtik. Maalesef binaların görsel efektleri negatif, güzel değiller. Yukarı
bakarsanız çok güçlü ve baskın olan bu binaları görürsünüz, bakmazsanız bu baskıyı daha az hissedersiniz.
BK: Sizce parkın planı kullanımda bir esneklik (fleksibilite) sağlıyor mu?
MVV: Evet. Parkta en çok esneklik sunan alan ise kuzeydeki büyük çim alandır. Çim alanın etrafında ise koşma, kay kay, bisiklet gibi faliyetler için süreklilik
sağlayan bir yol tasarımı var. Ayrıca çocuklarla birlikte hayali ya da pasif çok çeşitli oyun tiplerini davet eden alanlar var.
BK: Parkın algılanabilir ve okunabilir olduğu söylenebilir mi?
MVV: Parkı kolaylıkla görür, okuyabilir ve anlayabilirsiniz. Ayrıca “boyumuzun yarısı kadar olsaydık parkı nasıl algılardık? ” konusunda da bayağı düşündük.
BK: Parka çevreden ulaşım konusunda ne söyleyebilirsiniz?
MVV: Parkın etrafı caddelerle çevrili. Metro istasyonuna yakın, toplu taşımla ve özel araçla rahatlıkla parka ulaşılabilir. Parkın dört farklı girişi insanlar için
farklı tercihler sunuyor. Ayrıca komşu caddelerden ulaşılabilen iki adet otopark mevcut.
BK: Parkta kullanıcılar konfor sunan ne gibi unsurlar var?
MVV: Parkta oturma elemanları yeterli sayıda ve ergonomik, ahşap ve sırt dayanaklı olan oturma elemanları tercih edildi. Alanda trafikten kaynaklanan
fazla gürültü yok fakat rüzgâr zaman zaman çok şiddetli olabiliyor.
BK: Park taşıma kapasitesine uygun mu?
MVV: Park zaman zaman çok kalabalık olsa da bu bir sorun teşkil etmiyor.
BK: Park ve civarında suçu ve vandalizmi önlemek için alınmış güvenlik önlemleri var mı?
MVV: Parkta güvenlik görevlileri var, bununla birlikte park gece iyi bir şekilde aydınlatılıyor.
BK: Parkı tasarlarken sürdürülebilirliği gözeten ne gibi ekolojik yaklaşımlarınız oldu?
MVV: Parktaki oyun alanında yer alan fıskiyelerde geri dönüştürülmüş su kullanılıyor, ayrıca parkın sulamasında da çevre binalardan elde edilen dönüştürülmüş su kullanılıyor. Tasarımda iklimle uyumlu bitki ve diğer materyal ile bölgeye ait çağdaş metot ve materyaller kullanılmıştır.
BK: Parkta sahiplenme duygusu oluşturmak için çabalarınız oldu mu?
MVV: Parkta özellikler öğrenci ve öğretmenlerin katıldığı eğitsel etkinliklere yer veriliyor. Ayrıca park projesini halkın katılımı sonucu iki kez revize ettik. Bu
katılım “açık buluşma” şeklinde idi.
BKK: Verdiğiniz değerli bilgiler için çok teşekkür ederiz.
MVV: Rica ederim, umarım faydalı olabilmiştir.
Kaynak ve İleri Okumalar;icerik.peyzajmimoda.org.tr